İçerik Ajanslarının Tarihi
Türkiye ve Dünya Karşılaştırması
İçerik ajansları, dijital pazarlama konusunda şirketlere verdiği hizmetle son yıllarda Türkiye ve Dünya’da aranan bir iş partneri hâline geldi. Bunun en önemli nedeni, küresel e-ticarette yakalanan ivme ve dijital pazarlama anlayışında yaşanan dönüşümler. Günümüzde web sitelerinin arama motorlarında ilk 3 sırada çıkması, şehrin en işlek caddesinin en güzel yerinde mağaza açmak gibidir. Fiziksel mağaza anlayışı yerini e-ticarete bıraktığından beri, markalar için Google’ da ‘’zero snippets’’ olabilmek büyük bir yarışa dönüştü. Türkçe karşılığı sıfırıncı sırada çıkmak olan zero snippets kavramı, Nişantaşı’nda mağaza açmaktan daha öncelikli hâle geldi.
Dijital platformlarda yayınlanan içeriğin kaliteli ve özgün olması, yapay zekâ teknolojisinin kullanıldığı arama motorlarında öne geçebilmek için ilk koşuldur.
Buna ek olarak markaların;
- Potansiyel müşterilerine ulaşması,
- Satış rakamlarını artırması,
- Rakiplerinin önüne geçebilmesi,
- Güvenilir bir marka imajının oluşturabilmesi,
- Sayfa trafiğini artırabilmesi
- Doğru ve kapsayıcı bilgiler sunabilmesi
- Hedef kitlesine ulaşabilmesi için belli bir strateji çerçevesinde hazırlanan içeriklere ihtiyacı vardır.
Peki içerik ajansları bu hususta ne yapar?
- Rakip analizi,
- Anahtar kelime tespiti,
- İçerik konularının belirlenmesi,
- Doğru kelime sayısı,
- SEO uyumlu özgün içerik oluşturulması,
- Video, fotoğraf, animasyon ve inografik içeriklerin oluşturulması,
- Tüm bunları yapacak uzman yazar ve editör kadrosunun hazır bulundurulması gibi birçok aşamada, markaların ihtiyaç duyduğu teknik desteği verir.
Böylece, markaların dijital pazarda ön plana çıkmasında kolaylaştırıcı rol oynar. İçerik ajanslarının bir sektör olarak son yıllarda yakaladığı bu ivmenin yansımaları, Türkiye ve Dünya karşılaştırması yaptığımızda farklılık gösterebilmektedir. İçerik ajanslarının Türkiye ve Dünya’daki gelişim süreci, farklılıkları anlamamız açısından bize bir projeksiyon sunuyor.
İçerik Öncesi Dönem: Reklamlar
Türkiye ve Dünya’da içerik ajanslarının tarihi, internetin kullanımından ve e-ticaretin yaygınlaşmasından bağımsız olarak ele alınamaz. İlk reklam şirketinin kurulduğu 1842 yılından 2003’lere gelinceye kadar, içerik bugünkü kadar önemli değildi; hatta büyük bir kısmında yoktu. Önemli olan tek şey satışı arttıran, övgü dolu reklamlardı. İnternetin ve e-ticaretin hayatımıza dâhil olmasıyla birlikte, dijital pazarlamanın kralı olarak içerik hayatımıza girmeye başladı.
Geleneksel medyada işlerliği olan ve etkileşim düzeyi düşük reklam metinleri, web 2.0’ın hayatımıza girdiği 2003 yılı itibariyle yerini etkileşim düzeyi yüksek, yeni medyada yayınlanan ve SEO tekniklerinin kullanıldığı içeriklere bıraktı. Çünkü internetteki etkileşim oranları ve internette geçirilen süre artmıştı. Ancak reklam metinlerinin ve içeriğin belirgin olarak birbirinden ayrılması, web 3.0’ a geçildiği 2010 yılı sonrasına denk gelmektedir. Web 3.0 çağı, arama motorlarında yapay zekâ teknolojisinin kullanıldığı semantik (anlam odaklı) bir dönemi vurguluyor. Web sitelerinde veya sosyal medyada oluşturulan içerikler, ancak doğru ve faydalı bulunduğu ölçüde yapay zekânın onayını alabiliyor. Google “Reklam reklamdır, içerik içeriktir.” diyerek reklam ve içerik arasındaki farkı net bir şekilde ortaya koydu. Reklam tekniklerinin kullanıldığı övgü dolu içeriklerden ziyade; kullanıcılara fayda sağlayan ve doğru bilgilendiren blog yazılarının, ürün açıklamalarının, kategori yazılarının, SEO uyumlu içeriklerin önemli olduğunu vurguladı. Reklam ve içeriğin birbirinden ayıran bu yaklaşımla, içeriklerin belli bir stratejiyle üretilmesi gerektiği fikri, Türkiye’de ve Dünya’da içerik ajanslarına yönelik bir ihtiyaç doğurdu.
Türkiye ve Dünya’da İçerik Ajansları
İngiliz Charles Babbage ilk bilgisayarı ürettiğinde, tarih takvimleri 1945’i gösteriyordu. İnsan boyunu geçen ve yaklaşık 30 tonu bulan bu bilgisayarın, Amerikalıların bulduğu internet ağı ile buluşması ise sadece 5 yıl aldı. Amerika’da 1950’li yıllardan itibaren geliştirilmeye başlanan internet, bugün bildiğimiz anlamdaki hızlı versiyonuna 1989’da ulaşabildi. Türkiye’de ise ilk internet bağlantısı Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin girişimleriyle, 1992 yılında Hollanda’yla gerçekleştirildi. İnternet kullanımının yaygınlaşmasını göstermesi açısından istatistiklere göz gezdirdiğimizde; 2002 yılında Türkiye’de nüfusun %11.38’ inin internete erişim imkânı varken, bu oranın 2021’ de %82’ ye çıktığını görüyoruz. Amerika’da ise bu oran %90’ı geçmiş bulunuyor. Dünya’daki ilk e-ticaret sitesi, 1994 yılında Jeff Bezos öncülüğünde açılan Amazon.com olmuştur. Türkiye’deki ilk e-ticaret sitesi Hepsiburada.com olmuştur ve 1998 yılında açılmıştır. İnternet kullanımı ve e-ticaret başlangıcına bakıldığında Türkiye ve Dünya öncüleri arasında çok fazla bir farkın olmadığı görülecektir. Ancak konu e-ticaretin yaygınlaşması, hane halkının tüketim alışkanlığına dahil olması noktasına geldiğinde durum değişmektedir. Dolayısıyla oluşan bu farklılıklar, Türkiye’de ve Dünya’da içerik ajanslarının gelişimini de doğrudan etkiledi.
İçerik ajanslarını son 10 yıldır markaların rekabetlerine yön veren, mutfaktaki güç olarak tanımlansak da Türkiye’de; henüz tam olarak öneminin anlaşılmadığını söyleyebiliriz. Türkiye’deki ilk içerik ajansı 2009 yılında kuruldu. Günümüzde sayıları hızla artmış olsa da kaliteli ve özgün içerik üreten içerik ajansı sayısı, bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az. Diğer yandan, ABD gibi e-ticaret büyüme rakamlarının her yıl çift haneli olarak açıklandığı, dijital alışveriş kullanımının %92’leri geçtiği bir ülkede içerik ajanslarının daha yaygın ve etkin olmasına şaşırmamalı. Türkiye’de ise dijital alışveriş alışkanlığı, pandemi etkisiyle %48’lere ancak gelebildi. ABD’de içerik ajansları daha denetimlidir ve telif hakları ile ilgili uymaları gereken daha katı yasalar bulunmaktadır. ABD’de içerik ajanslarının sunduğu hizmetler, birbirinden farklılık gösterecek kadar detaylandırılmış olarak karşınıza çıkabilir. Web içerikleri, veri görselleştirme, marka stratejisi, sosyal medya içerikleri, yenilikçi kampanyaları, özel yazılımları ve işe olan yaklaşımları ile gelişmiş bir forma ulaşmış durumdalar. Hatta artık ABD’li şirketlere içerik yöneticisi alırken nelere dikkat etmeleri gerektiği konusunda seminerler vermekte, şirketlerin kendi içerik birimlerini oluşturmalarına olanak sağlamaktalar. Ancak doğru bir değerlendirmede bulunabilmemiz için, atlamamamız gereken başka bir nokta daha var. ABD’deki içerik ajanslarının yakaladığı bu ivmenin arkasında, içeriğin önemini kavramış şirketler bulunmaktadır. Türkiye’de henüz şirketler dahi, özgün ve kaliteli içeriğin dijital pazarlamada ne kadar etkin bir güç olduğunun farkında değil. İçerikleri kelime sayısından ibaret gören bir anlayış, Türkiye’deki içerik ajanslarının gelişmesinin önündeki en büyük engellerden biri olarak durmaktadır.
Dünya üzerinde 7,8 milyar insan yaşıyor ve 1,83 milyardan fazla internet sitesi bulunuyor. İnternet kullanıcı sayısı ise 2021 yılında 5 milyara yaklaşmış durumda. Sosyal medya kullanıcılarının sayısı 3.5 milyarı geçti. Yine de Dünya nüfusu göz önünde bulundurulduğunda, internete erişim oranı 2021 Nisan itibariyle %59.5 olarak tespit edildi. Dünya karası üzerinde nüfusun %90’ ının internet kullanıcısı olduğu coğrafyalar olduğu gibi, kullanıcı sayısının %30’u geçmediği ülkeler de bulunmaktadır. İnternete erişimin veya internet kullanıcı sayısının düşük olduğu ülkeler, içerik ajanslarının etkinliğinin de düşük olduğu bölgelerdir. E-ticaretin Dünya’nın her köşesine hızla yayıldığı bu dönemde, içerik ajansları çoğalarak ve daha nitelikli hâle gelerek var olmaya devam edecekler. Ülkelerde yapılacak kanuni düzenlemelerle, içerik ajanslarının daha kurumsal bir çerçevede yol alacaklarını öngörebiliriz.